AYNI ANDA İKİ DERSE ÇALIŞTIRAN TYT...

(Başka Yazanı da Emek Vereni de Yok)

O güne kadar sayısal sınıfların dersine hiç girmemiştim. Bir gün okul müdürümüz doğum iznine ayrılan öğretmenin derslerine benim girmemi istedi. Hepsi de sayısal sınıftı. Çok mutlu oldum. Kendimi ödüllendirilmiş gibi hissettim.

O zamanki adıyla ÖSS ‘ye üç ay vardı. Öğrencilerin sınav gerçeği daha öncelikliydi.  Her fırsatta daha çok soru çözdürerek anlama, kavrama ve yorumlama yeteneklerini geliştirmemiz gerekiyordu. Bu yüzden özenerek seçtiğim sorulardan oluşan yaprak testler hazırladım. İlk derste dağıtmaya başladım. Sekiz on öğrenciye vermiştim ki, testi alanın sıranın altına koyduğunu gördüm. Hayretle, “Gençler! Ne yapıyorsunuz?” diye sordum. Hep bir ağızdan, “Hocam biz sözel soru çözmüyoruz” dediler.

O günden sonra çözüm arayışım başladı. Önce soru kökleriyle fıkraları ilişkilendirdim. Birkaç ders katlandılar. İkinci haftanın başında “Hocam bu sorular bizi kesmedi. Hatırınız için katlandık” dediler. Kendilerine göre haklı olmalarını kabullenemedim, o an kendi kendime, “Size mutlaka Türkçe soru çözdürmenin bir yolunu bulacağım” diye düşündüm.

Ders kitaplarındaki cümle ve paragraflara yöneldim. Öteki ders öğretmenlerden hafta içinde işledikleri konuları öğrendim. O konulardan seçtiğim paragraf ve cümlelerle yeni sorular yazdım. Yaprak test yerine tepegözle tahtaya yansıtmanın daha etkili olacağını düşündüm. Soru kökünden önce seçenekleri okuyanların ilk tepkisi, “Hocam bu Fizik!” oldu. Önce soru kökünü okumalarını hatırlattım. Diğer sorulardaki paragraf ve cümleler sırasıyla Kimya, Biyoloji ve Matematik konuları içeriyordu. Çok olumlu ve ilginç buldular. “Bizi kesmedi…” diyen olmadı. Tam tersine hep aynı türde soru beklediler. (2000)

Bu yöntemle edebiyat derslerine kazandırdığım farkındalık, renk ve hareketlilik yıllarca hız kesmeden devam etti.

Uzun yıllar sonra bir gün, çok yerleşkeli özel bir öğretim kurumunda sözleşmesi yenilenmeyen öğretmen arkadaşım nöbetçi olduğum kata gelerek önümde durdu. Vedalaşmak için geldiğini düşündüm. Öyle olmadı, Önce özür diledi, sonra da teşekkür etti. Bir anlam veremedim, sordum.  “Yerleşkeler arasında yapılan deneme sınavlarında hep Coğrafyanın birinci olduğunu biliyorsunuz. Bununla gurur duyuyordum. Ancak sınıflarda öğrencilere teşekkür ettiğim zaman sevincim yarıda kaldı. Meğer başarı sırrının odak noktasında sizin yaprak testleriniz varmış. Hangi sınıfta teşekkür etsem, hep bir ağızdan; ‘Bize değil, Sefer Beye teşekkür edin’ dediler. Coğrafya sınavlarına yaprak testlerinizle hazırlandıklarını söylediler. Şaka gibi bir şeydi. Sevineyim mi, üzüleyim mi, bilemedim. Çok kıskandım. Yanlış olduğunu bile bile size anlatmadım. Şimdi kurumdan ayrılıyorum. Belki bir daha görüşemeyiz. Söylemeden gidersem haksızlık etmiş olurum, vicdan azabı duyarım. Şimdi özür dileyerek bu tür soru yazmaya devam etmenizi rica ediyorum, lütfen hep yazın, devam edin!” dedi ve ayrıldı. (2010)

Öğretmen de, öğrenciler de haklıydı. Onları edebiyat derslerinde soru çözmeye isteklendirmek için Türkçe soru kökleri için gereken paragraf ve cümleleri öteki ders kitaplarından seçmem çok isabetli oldu. 9.sınıftan 12.sınıfa kadar; Edebiyat, Tarih, Coğrafya, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik ve Felsefe ders kitaplarını taradım. Böylece öğrenciler Türkçe anlama, kavrama, çözümleme ve yorumlama yeteneklerini geliştirirlerken aynı zamanda paragraf ve cümlelerde yer alan öteki ders konularıyla ilgili bilgilerini güncelleme fırsatı buldular. Erken tamamlayan öğrenciler kalan sürede paragraf ve cümleleri tekrar tekrar okuyarak unuttuklarını hatırlıyorlardı.

Ders sonunda yaprak testleri atmıyorlardı.  Testlerdeki bilgilerle öteki derslerin yazılı sınavlarına hazırlanıyorlardı.

Son kez aktif öğretmenlik yaptığım özel bir fen lisesinde 11.sınıf öğrencileri, velilerinin katkılarıyla aralarında para toplamışlar. Bana getirdiler, soruları kitaplaştırmamı istediler. O gün için kitaplaştırmaya hazır olmadıkları için kabul edememiştim. (2013)

Benden başka yazanı ve emek vereni olmayan bu tür soru örneklerini ve önemini zaman zaman ÖSYM yetkilileriyle paylaştım. Etkilendiklerini düşünüyorum. Bizzat ziyaretime gelerek memnuniyetlerini bildirdiler. Nitekim önce YGS, sonra da TYT Türkçe sorularında %40 oranında yer verildi, verilmekte...

Bugüne kadar görüşme fırsatı bulduğum eğitim yayıncıları soru tarzını çok olumlu ve yararlı buldukları halde benden başka yazanı olmadığı gerekçesiyle yatırım yapmaya sıcak bakmadılar.

 

   Deprem nedeniyle okullarından, öğretmenlerinden ve evlerinden olan öğrencilerle üniversite sınavlarına hazırlanan tüm gençler için çok makbule geçecekti

Her şeye rağmen umutluyum.